23 Aralık 2012 Pazar


   Yılbaşı için sevgilisine hediye düşünen ve işin içinden çıkamayıp klasik hediyelere başvurmayı son çare olarak görenler için seçmiş olduğum bu küçük ama sevimli hediyeler. Bunları almak keyifli ama ponponlu berenin yakıştığını görüp de kafamdan alınıp hediye statüsüne konulması hoş değildi sanki. Yine de keyifliydi ve mutlu edecek birilerini o yüzden mutluyum.

20 Kasım 2012 Salı

Pachelbel Canon in D Original Instruments




İnsan bunu dinlemeden ölmemeli diye düşünmüştüm ilk dinlediğimde. Bu melodiler hayatın fon müziği.
   Yeni mezun psikolojisine hoş geldim. Hep bahsederlerdi acıklı bir dille "özlersin." diye. sınav haftası hatırladıkça yok artık derdim. sen de öyle değil mi? 
   Sınav stresi, bazen geceye kadar süren dersler, hocaların egoları, sindirilmiş insanlar, zor olmakla övünen yeni yetme asistandan bozma hocalar, soğuk derslikler...
   Buna karşın; sevdiğin arkadaşlar, onlarla yaptığın muhabbetler, kafana esince gecenin bir vakti dışarı çıkmalar, 1 saat uzaklıktaki Eskişehir'e kaçmalar, sınav vakti ders çalışmamak adına yapılan saçma hareketler, sıkılınca birbirine sataşmalar, birinin odasında toplanıp günün kritiğini yapmalar, uzun sabah kahvaltıları sonrası içilen kahveler, vodoo'da içilen biralar, paylaşılan dertler, mutluluklar ve dahası.
   Şimdi özlemek mi lazım özlememek mi?
   Bunun kritiğini yapmak zor.
   Yeni mezun taze işsiz olarak bu araftayım işte. Hacıyatmaz misali bi o yana bir bu yana.

16 Kasım 2012 Cuma



   Nazım'ı kadınına yazdığı mektuplar, benzersiz şiirleriyle tanıdık hepimiz ama kafamızdaki imajı ciddi baktığı fotoğraf kareleri ve o gür sesiyle çizildi. Hiç merak ettiniz mi o aşık adam sevdiği kadına nasıl bakar ya da nasıl çocuk olur onunla.
   Spoiler içeren bir yazının kitabı okumamış birine yapılacak bir kaç kusurlu hareketlerden en acımasız olanıdır bilirim. Bilirim ama yazmadan da duramam.
   Ekşisözlük'te bir başlıkta, bir çok kez önerildiğini görünce yazmıştım okunacaklar listeme. Bu kadar insan yanılıyor olmaz demiştim çünkü. Çokca zaman sonra sahaflar festivalinde bile bakmayı unutmuşken bir alışveriş merkezinde o meşhur kitapçı da dolaşırken hasta gözlerle bakarak; "bana bunu alsana." demiştim kuzenime, o da sulu gözlerimin tesiriyle alıvermişti.
  Sonra üniversitede edindiğim ve hala sürdürmeye çalıştığım, geceleri herkes uyuduktan sonra gece lambasıyla kitap okuma alışkanlığımı sürdürmek üzere başladım kitaba. C ile tanışıklığımız işte böyle başladı.
  Başta dili pek anlaşılır gelmedi. Zaten oldum olası başlangıçları sevmem, bir yabancılık alışma süreci falan. Sonra dile, hikayeye alışıp karışırsın ya içine, hikayede kameraman sensindir arkada replikleri duyarsın o misal işte, karıştım hikayeye.
  Hayatta aradığı "O" olanların kitabı aylak adam. Yetinmeyen tanıdıkça tükenmeye inanan, tek bakışla o'nu bulabileceğini düşünenlerin kutsal kitabı.
  Kaç insan aradığı insanı döndüğü sokağa göre seçer ki?
  Kaç insan huzuru bırakıp da belki de olmayan birini aramaya koyulur her defasında?
  C. çok sıradan bazen çok ütopik bazen tam bir romantik, bin bir türlü. Sevgi algısı bambaşka. Hayatın tek düzeliğine karşı tam bir anarşist belki de.
  Tüm farklı bakışına rağmen "tutamak sorunu" ile hepimiz gibi.
  Sırf kendi varlığından ötürü B. si olduğunu düşünenlerin romanı.